BU AÇIKLAMADAN SONRA KAFALARDA BELİREN SORU; İFTİRA ATAN KEMAL VANLI MI, ÖZLEM ZENGİN Mİ?

İyi Partili Selçuk, sosyal medya hesabından bir açıklama yayınladı. Selçuk açıklamasında, gazeteci Kemal Vanlı'nın evinin basılması süreciyle ilgili yönelttiği sorularla, gözden kaçan bir çok ayrıntıya da dikkat çekti.

İŞTE O AÇIKLAMA VE SORULAR!

Gazeteci Kemal Vanlı'nın evinin basılıp arama yapılması, bilgisayarları ve cep telefonuna el konulmasının üstünden yaklaşık 1 hafta geçti. Ama "beni tehdit etti" diye şikayet eden Ak Parti Grup Başkanvekili ve Tokat milletvekili Özlem Zengin'den, Kemal Vanlı'nın kendisini nasıl tehdit ettiği ile ilgili hala bir açıklama yok. 
Madem Özlem Zengin, gazeteci Kemal Vanlı'nın kendisini tehdit ettiği iddiası ile savcılığa başvuruyor; öyle ise bu tehdit hangi yolla, nasıl yapıldı açıklamak zorunda. 

Hakaret etti demiş mesela; birine göre hakaret olan diğerine göre eleştiridir. Bu konuda kararı hakim verir.. Bunun için ev basılmasına da, arama yapılmasına da, bilgisayarlara el konulmasına da gerek yok. Hakaret varsa vardır; bu bilgisayarın içinde veya evin mahrem yerlerinde mi aranır?

Şikayette yine cinsel taciz şikayeti göze çarpıyor. Bunu da açıklamak zorunda. Cinsel taciz suçlaması yalan değilse, iftira değilse açıklasın ki; biz de cinsel tacize maruz kalmış milletvekilimizin arkasında duralım. Ve yine bu da ev basılmasını gerektirecek bir suçlama değil.

Zengin'in, Vanlı hakkındaki suç duyurusunda, iftira attığı var mesela; İftira da muğlak. O suçlama veya suç için de ev basılmaz. Sonra gerçekten iftira mağduru kim? Beni tehdit ediyor diye evi bastırılan Kemal Vanlı'nın sizi nasıl tehdit ettiğini açıklayamıyorsanız, bu suçlama da bir iftira olmuyor mu? 
Cinsel tacizde bulunmadığı halde, bulunmuş gibi suç duyurusu yaptıysanız; ve bu tacizi açıklayamıyorsanız; bu da Kemal Vanlı'ya karşı bir iftira olmuyor mu?
 
Kemal Vanlı'nın sizi nasıl tehdit ettiği ve cinsel tacizde bulunduğunu açıklığa kavuşturmanız gerekiyor. Tokat halkını, bir açıklamaya dahi layık görmez gibi davranarak, bunca insana bu denli tepeden bakamazsınız. Kamuoyu sizden, bu konularla ilgili bir açıklama bekliyor.
Açıklayamadığınız her suçlama; kamuoyu nezdinde Kemal Vanlı'ya atılmış bir iftira olarak yerini alacaktır.

Bu ev bastırıp, o evdeki bilgisayarlar, cep telefonu ve diğer dijital materyallere el koydurmadaki asıl amaç nedir; o da kafalarda hala cevap bulamıyor.
Bilgisayarda Kemal Vanlı'yı suçlamaya yönelik farklı bir şey mi aranıyor?
Bunları soruyorum çünkü; suçlamalarınız ortada. Yarın bu gazeteciyi, suçlamalarınız olan; hakaret, tehdit, iftira ve cinsel taciz dışında bir şeyden yargılatmaya kalkarsanız, bu ne anlama gelecek? 
Yok; arama kararındaki o suçlamalardan yargılatacaksanız; neden evini bastırıp, bilgisayarlarına el koydurdunuz? 
Yarın mahkemenin arama ve el koyma kararında yazan suçlamaların dışında başka bir suçlamayla çıkarsanız karşımıza; Millet sizi vicdanında, insanlar hakkında suç uydurmak, suç yaratmaktan mahkum etmeyecek mi?

Kemal Vanlı hakkında, gerçekten evi basılacak, bilgisayarlarına ve cep telefonuna el konulacak çok ciddi suçlamalar varsa; neden kendisi de gözaltına alınmadı?
Bırakın gözaltına alınmayı; neden ifadesi dahi alınmadı? 
Bu da ayrıca kafa karıştırıcı bir detay. Yapılmak istenen nedir? Eldeki suçlamalar yetersiz, bu suçlamalardan bir şey çıkmaz denilerek, suç üretilmeye mi çalışılıyor?

Bütün bu operasyonların arkasındaki şikayeti yapan siyaseten çok üst düzey bir görevdeki Özlem Zengin olunca; bütün bu soru işaretlerini giderecek olan da yine kendisi oluyor.
Bu sebeple milletvekili Özlem Zengin'den acilen açıklama bekliyoruz...
Çünkü; açıklanamayan her şeyin bir iftira ve kumpas olabileceği yönündeki kaygılarımız gittikçe güçleniyor.

Buradan Kemal Vanlı'ya da seslenmek istiyorum. Bugüne kadar başına getirilenlerden de anlıyoruz ki; bir siyasi güç seni hapse atmaya çalışıyor. Bir kabadayının, bir delikanlının sermayesi, yattığı ceza kadardır. Biz senin gazeteciliğini de kişiliğini de biliyoruz. Neye maruz bırakılırsan bırakıl; bugün olduğu gibi, yarın da yanında olacağız.