İyi Partili Selçuk, neyi freni devre dışı kalmış trene benzetti?

İyi Parti Erbaa İlçe Başkanı Murat Toycan Selçuk, erken veya zamanında seçim sürecine girildiğini ve bu süreçte üretilebilecek korku ve gerilim ortamlarına karşı uyararak; anormal gelişmelere hazır olunması gerektiğini söyledi.

Haber merkezimize açıklamalarda bulunan İyi Parti Erbaa İlçe Başkanı Murat Toycan Selçuk, ülkenin seçim sürecine girdiğine dikkat çekerek, "İster zamanında olsun, ister erken; ülke olarak seçim sathı mailine girdik. Ama bu seferki girdiğimiz seçim süreci aşırı hızlı ve fren tertibatı devre dışı kalmış bir trenin kontrolden çıkmış şekilde ilerlemesi gibi. Trenin başındaki makinist devletin tüm imkanlarını har vurup harman savurduğu için, bu kontrolden çıkmış gidişata yapacağı pek bir şey yok. Bu gidişatı sağlıklı şekilde frenleyecek tek şey adil bir seçim. Ama ne yazık ki; iktidarı oluşturan unsurların söylem ve icraatlarına baktığımızda, seçimin adil olacağını beklemek hayal kurmak gibi bir şey olur" dedi.

"SOĞUKKANLI OLMAKTA FAYDA VAR"

Ülkenin daha önceki kritik seçim süreçlerini hatırlatan Selçuk, "yine bir yerlerde akla hayale gelmeyecek şeyler olur mu, ülkeyi ve insanları gerilim ve korku atmosferinde seçime götürüp, gerçek iradesinin tecelli etmesine engel olunmaya çalışılır mı bunu seçime yaklaştıkça daha iyi anlayacağız. Bunların olabileceğini önceden öngörüp, soğukkanlı olmakta fayda var. Bu bize umutsuzluktan ziyade, bir soğukkanlılık, bir olumsuzluklara hazır olma durumu kazandırıyor." diye konuştu.

"İKTİDARA GELDİKLERİNDE ÇEYREK ALTIN ALINAN PARAYA BUGÜN BİR KİLO SEBZE ALINABİLİYOR"

Selçuk şöyle devam etti; Sırf siyasi ve ideolojik farklılıklardan dolayı insanlar birbirine düşman edilmeye çalışıldı. Bunun etkisine girip, saçma sapan eylem ve söylemler yapanları gördük. Adaletin yok edildiğine, torpil adı altında başkalarının hakkını çalıp yandaşa verildiğini gördük. Sırf iktidar uğruna kutsal dinimizin tahrip edildiğini gördük. Camilerin siyasilerce miting alanı gibi kullanıldığını, siyasi rakiplere hakaretler edildiğini gördük. Kutsal kitabımız Kuran’ın mitinglerde kürsüden halka sallanarak alet edildiğini gördük.Ekonomiyi batıran iktidarın, bunun hesabını muhalefete sormaya çalıştığını gördük. 1.5, 2 milyar doları olanların dünyanın en zenginleri listesine girdiği ülkemizde; Merkez Bankamızdaki 128 milyar doların kaybolduğunu gördük. Öyle ha deyince kaybolamayacak bir paranın nasıl buharlaştığına dair her kafadan ayrı sesle bahaneler üretildiğini gördüğümüz gibi, “nerede” diye soranların vatan haini ilan edildiğini de gördük. Ekonomiyi, faizi, enflasyonu yönetemeyince nas, yani; "bunu dini emirden dolayı yapıyorum" diyen bir cumhurbaşkanı gördük. İşine gelince, "Filistinlilerin katili İsrail" diye bağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, geçtiğimiz günlerde İsrail'e saldıranlara terörist dediğini duyduk. "İsrail ile savaş halinde olan tek millet Filistinliler olduğuna göre; neden Filistin halkını terörist ilan ettin?" diye sorulan sorulara cevap verilemediğini gördük. İktidara geldiklerinde bir çeyrek altın aldığımız rakamlara, bugün ancak bir kilo sebze alınabildiğini gördük. Halk fakirleşirken 3-5 yerden yüksek maaşlar alanların lüks içinde yaşadıkları paylaşımları gördük. Harami gibi müteahhit firmalara ihale adı altında kamu kaynaklarının peşkeş çekilmelerini gördük. En yakın zamanda çiftçinin hiç bir sıkıntısı yokmuş gibi öğütlenmiş ve örgütlenmiş, Nasrettin hocanın himayesindeki gibi neredeyse köye bir fil daha isteyecek çiftçileri gördük. Ve bu örneklere benzer daha yüzlerce şok edici şey gördük. Ama yine de, 'bunlardan daha kötü başka ne görebiliriz?' diyemeyiz. Özellikle önümüzdeki bir yıl çok kritik. Bu kötü gidişatın terse çevrilmesi için var gücümüzle çalışırken, daha kötünün olabileceğini veya birilerinin bunu planlayabileceğini de aklımızdan çıkarmayacağız. Şu aşamada yapabileceğimiz tek şey daha fazla çalışmak ve olabilecek tüm olumsuzluklara daha fazla hazır olmak.
Bu sefer köprüden önceki son çıkışı kaçırma şansımız yok…